anatolia
 
nbc home  

 

 

Muhammet Uzuner ile söyleşi

 

Sessiz ve Derin Hayat

Buket Cengizalp, Harper's Bazaar Dergisi, Aralık 2011

Bir Zamanlar Anadolu'da filminin doktoru Muhammet Uzuner sakin ve huzurlu yaşamını anlattı.

 

Genelin aksine çocukluğundan beri oyuncu olmak istemeyenlerden aslında Muhammet Uzuner. Hep endüstri tasarımcısı olmak istiyor, endüstriyi de barındırdığı için iktisat eğitimi almaya karar veriyor. Üstelik tam altı yıl bu bölümde öğrenimine devam ediyor. Bu dönemde dört kez okuldan atılıyor ve en sonunda mezun olmayı beklemeden bölümden ayrılıyor. Aynı yıllarda tiyatroya ilgi duymaya başlıyor. Biraz geç sayılabilecek bir yaşta, 24 yaşında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümüne giriyor. Dokuz kişilik sınıfta çoğu arkadaşının kendisi gibi büyük olduğunu, hatta bir arkadaşının bir gün dersten 'Nikahım var' deyip izin istediğini de gülerek hatırlıyor Uzuner. "Benim tek altın bileziğim oyunculuk. Bu meslek dışında bir işte çalışmadım" dese de daha sonra, ilkokul beşinci sınıftan itibaren lise yılları da dahil, babasının nalbur dükkanında çalıştığını hatırlıyor. "O da bir işti, tezgahtarlık yaptım." Orada çalışmanın insanlarla iletişim kurmada ve hayatı, insanları tanımada kendisi için çok önemli bir deneyim olduğunu belirtiyor.

Okul yıllarından itibaren istediği oyunculuğu nasıl şekillendireceğini düşünmeye başlıyor Uzuner. Kurum tiyatroları ya da devlet tiyatroları kimyasına uymuyor ve hemen bu seçenekleri eliyor. Taşraya yönelmeye karar veriyor, Antalya'da belediyenin de desteğiyle bir tiyatro okulu açıyor. Sonra bu tiyatro okulu, tiyatro atölyesine dönüşüyor. "Orada benden önce amatör tiyatro yapanlar vardı. Kendi içlerinde güzel tiyatro yapan insanlardı ama evrensellikleri yoktu. Tiyatro atölyesi yapıp on üç yıl boyunca orada eğitmenlik, oyunculuk ve yönetmenlik yaptım." Rizeli olan, Samsun'da doğup büyüyen Muhammet Uzuner'in ablası, anne ve babası Antalya'da yaşıyor, on üç senesini geçirdiği bu şehirle hala bir bağı var dolayısıyla.

"Aslında ben sıradan biriyim, size anlatacağım çok sürprizli bir yaşamım yok" diyor mütevazı bir biçimde. Bu yönü bize hemen Bir Zamanlar Anadolu'da filmindeki Doktor Cemal rolünü ve oradaki sakin, sakinliğiyle dikkat çekici etkileyici oyunculuğunu hatırlatıyor.
"Senaryoyu bana verdiklerinde çok heyecanlandım. Filmdeki tüm karakterlerin koordinadarını çizebiliyorsunuz ama bir tek doktor farklı. 'Orada ne işi var, nasıl yaşıyor?' gibi sorulan çok. Tabii sonra anladım ki kavramsal bir senaryo. Bunu Nuri Bilgeye (Ceylan) de söyledim 'Ben hepsini anladım ama bu doktoru anlamadım' dedim. 'Onu ben de tam bilmiyorum!' dedi 'Bekle çekim süresince beraber öğreneceğiz.' Doktor Cemal karakterinin genel hatlarını konuştuk ama ayrıntılarını konuşmadık. Doktorun diğer karakterler gibi çok net bir sahnesi de yok 'şöyle şöyle yapar böyle böyle yapar' diyemiyorsunuz. Her yerde var, bir gözlemci ve izleyici. Başka bir aşamada yaşayan biri olduğu için onu anlaması daha güç. Filmde her şeyde Doktor Cemal'in gözünden gidiyoruz, anlatıcı gibi doktor. Sonuçta sete çıktık ve çektik. Çok keyifli bir süreçti." Cannes Film Festivali'nde 2011 Jüri Özel Ödülü'nü alan Bir Zamanlar Anadolu'da filminde canlandırdığı Doktor Cemal'i ve bu karakteri hayata geçirme sürecini bugün hala heyecanla anlatıyor.

"Aslında baskın ya da sıra dışı rolleri oynamak daha kolaydır, nasıl öne çıkaracağınızı net olarak kafanızda şekillendirebilirsiniz çünkü.. Bazen daha zor olanı Doktor Cemal gibi sıradan karakterleri canlandırabilmektir. Mesela zıplayan bir adamı oynamak daha kolay, yaptığı belli. Ama doktoru oynayabilmek için kesinlikle kendi iç dünyama yolculuk yapmak zorundaydım. Sahte bir şeyi asla kaldırabilecek bir rol değildi. Bu yüzden çekim süreci benim için ağır geçti ama oyunculuk olarak çok keyifliydi, çok şey öğrendim" diye özediyor rolünü.

İçine kapanık bir yapısı olduğunu söylüyor Uzuner. Oyuncuların genel çocukluk hikayelerinin aksine temsiller, oyunlar verip herkesi güldürerek büyümemiş o. "İçe kapanık olan insanların da yapabileceği bir iş oyunculuk. Tabii burada eylemsiz bir içe kapanıklıktan söz etmiyorum. Oyunculuk tahammül sınırımı belirliyor, dolayısıyla içe kapanıklıkla ilişkili olduğunu çözdüm. Bu iş beni çok farklı bir insan yaptı. Eğer oyunculuk yapmasaydım çok daha farklı bir insan olabilirdim. Her oynadığımız karakter bize yaşam deneyimi olarak geri dönebiliyor. Özellikle oyuncu teknikleri bana çok şey kattı."

Cannes'da yaşadıklarını soruyoruz. "Cannes çok büyük, çok ciddi bir festival ve filmleri çok bilinçli bir kitle izliyor. Ödül gecesinden sonraki gece bütün ekip ve jüri için bir yemek verildi. Jüri üyelerinden Jude Law, Uma Ihtırman ve jüri başkanı Robert De Niro gibi isimler gelip bizi teker teker tebrik ettiler. Bu bir protokol değildi, jüri üyeleri gelip tüm içtenlikleriyle film hakkında bizlerle konuştular, çok sevindiriciydi. Bu, yaptığınız işin çok beğenildiğini ve karşılığını aldığınızı gösteriyor."

İdealindeki gibi taşrada yıllarca oyunculuk yapıyor, 2005 yılında hocasının bir oyunda oynama davetini geri çevirmiyor ve istanbul'a geliyor. Kafasındaki sorular tekrar beliriyor. "Uzun süre tiyatro yapabilecek miyim? İstanbul'da nasıl bir hayat olacak? Diziler, filmlerde de oynayacağım belki evet ama tiyatro çok önemli diye düşünürken ilk geldiğim yıl aralıklarla bir oyun oynadık. Neyse ki tiyatro bugün de devam ediyor Tiyatro Perada."

En son Kalbim Seni Seçti adlı dizide Onur Akgün karakterini oynuyor. Şu an için bir projesi olmadığını, sinema olarak en son geçen kış Küfîılmmâe. oynadığını, 'iyi ki de' oynadığını heyecanla anlatıyor. Ali Aydın'ın yönettiği filmin belki çok ses getirmediğini ancak özgün bir bakış açısına ve sağlam bir senaryoya sahip olduğunu belirtiyor.

1965 doğumlu, ama çok genç gösterdiğinin ve bunu genlerine borçlu olduğunun farkında. Muhammet Uzuner'in göz önünde olmayı tercih etmediğini yıllarca İstanbul'un dışında mesleğini yürütme seçiminden de anlayabiliyoruz. Evli ve çocuklu biri değil Uzuner, ancak tam on sekiz yıldır devam eden bir birlikteliği var. Beraber olduğu kadın da onun gibi iyi bir oyuncu ancak adını vermek istemiyor. Özellikle sakladığı için değil, sadece özel hayatını ön plana çıkarmak istemediği için. Hayatında genel olarak bir tevazünün hakim olduğu buradaki tutumundan da anlaşılıyor bir bakıma. Evliliğe karşı olup olmadığını soruyoruz. "Hayır, karşı değilim. Ama evliliğin bir toplumsal statü kazanmak olduğunu düşünüyorum. Toplumsal statü kazanmanın çok da korkunç bir şey olmadığını biliyorum. Evli ve mudu olan birçok arkadaşım var. Onların da muduluğuna çok saygım var. Ama ben zaten 'eşim' diyorum çünkü eşiz gerçekten, eşim de ben de bu konuda böyle bir formül bulduk. Daha doğrusu 'Evlenelim mi evlenmeyelim mi' diye düşündük, evlenmeye hiç gerek olmadığına karar verdik. Son derece mutlu bir hayatımız var."

Aile yaşamı Uzuner için çok önemli. "Her zaman evde onu konuşuruz; aile içinde mutlu olursanız dışarıda güçlü olursunuz. Günde en az bir saat muhabbet etmezsek o gün bizim için zorlu geçer. Aynı mesleğe sahibiz, bu çok önemli. Birbirimizin doktoruyuz, ikimiz de hayata aynı yerden baktığımız için birbirimizi iyi anlıyoruz."

"Ben sıradan bir adamım, anlatacak çok bir şeyim yok!" dese de Muhammet Uzuner, mesleki ve özel hayatın, pekala sakin ve derinden de sürdürülebileceğinin bir örneği olarak bizi kendine hayran bırakıyor. Onu yeniden sinemada izlemek için sabırsızlanıyoruz. ¦